Yurt Dışı Gezilerim

Amerika Gezisi

Uzun zamandır yazmak istiyordum. Turlara gerek kalmadan kendi gezinizi planlayabilir.Keyfinizce gezebilirsiniz.
2014 YILI AMERİKA SEYAHATİ
Önce THY yolları İSTANBUL -LOS ANGELES gidiş 21 gün sonrasınada NEWYORK-İSTANBUL dönüş biletlerini aldık.

Amerika içi uçuşları planladık. Amerika iç hatlar hep uçak kullandık şehirlerarası araç kiralamadık. Mesafeler uzun araç kullanmak yorucu vakit kısıtlı ve de uçaklar ucuz bu nedenle tercihimizi bu yönde kullandık. İç uçuşlarınız için online check-in’i kaldıgınız otelden 1 gün önce mutlaka yaptırınız. Biz Los-Angeles d 3 gece kaldık .(10.07.2014-14.07.2014)
LOS ANGELES(10/07/2014-14/07/2014)HOTEL İNTERCONTİNENTAL BEVERY HİLLS)
LOS ANGELES: Saat 12 gibi uçağa binip 13,5 saatlik uçuşla Los Angeles saati ile sabah 9,00 gibi Los Angeles’e vardı. Mutlaka bu şehirde araç kiralamalısınız şehir dağınık ve mesafeler uzun havaalanına inince pasaport bagaj işlemlerinden sonra rent a car tabelalarını takip edip dışarı çıkıyorsunuz buradaki durakta bekliyorsunuz. Araç şirketlerinin otobüsleri sizi gelip alıyor. Biz Hertzle gittik ama aynı binadaymış hepsi şanslıydık bu açıdan. Hertz çok kalabalıktı avis bürosuna gittik sonuçta avisden kiraladık aracımızı bize birde samsung cep telefonu verdiler navigasyon olarak online olduğu için navigasyonu çok rahat kullandık. Bundan sonra hayatınız navigasyonla olan ilişkinize baglı :)

Resim: Kiralık aracımız


Biz Beverly Hills de kaldık.Önce InterContinental Los Angeles Century City at Beverly Hills deki otelimize gittik.Biraz dinlendikten sonra şehir ticaret merkezine gittik, biraz orada gezindik. Pazar oldugu için boştu. Amerika devasa binaları ile bambaşka bir dünya.Akşam RODEO DRİVE’a gittik.Zenginligin tavan yaptıgı bir cadde. Pahalı marka kıyafet, takı, saat… Caddede park halindeki araçlar lüksü sevenler için çok keyifli.

2.GÜN:Ertesi gün erken saatlerde otelemizden aracımız dodge nitro jipimize binip sahil yolunu takip ederek SAN DİEGO şehrine doğru yola çıktık. İlk durak meşhur Santa Monica. Koskocaman geniş kumsalı olan okyanus sahil kasabası. İskelesinde dönen dolap ve lunapark benzeri oyun yerleri var.

Resim: Santa monica

Resim: Santa monica
                                                   
Sahili takip ederek devam ettik bir yerden sonra otobana çıkıp SAN DİEGO ya vardık. İlk olarak her turist gibi OLD TOWN a gittik. Araç park edebileceginiz büyük bir katlı otopark var.Araçtan inip geziyorsunuz her nekadar old town densede avrupadaki gibi eski bir yerleşim merkezi yok.Daha çok otantik yapılmışmeksika tarzı alışveriş dükkanları ve cafe restorantların oldugu bir panayır yeri gibi. Keyifli hisediyorsunuz ama bir tarih yok.

Resim: San Diego Old Town

San Diego liman çok güzel köprüyle bağlantılı adaya geçtiğinizde meşhurların kaldığıfilm çekilen meşhur CORONADO sahil oteliyle karşılaşıyorsunuz önünde plajların olduğu bir sahili olan bu adaya turistik gelenlerdeoluyor.Biz bir şeyler içip LOS ANGELES’a dönmek üzere  otobana çıktık.Akşamına otelde canlı performans caz dinleyebileceğimiz yerel bir lokalden (yemekli) resepsiyondan tavsiye  ile rezarvasyon yaptırdık.Gittigimizde Amerikalı (Beverly Hills sakinleri) çok şaşırdı siz nerden buldunuz burayı diye. Yemekler vasat ama jazz keyifliydi.
   
Resim: Coronado oteli
                   

3.GÜN:Ertesi gün Hollywood a gittik ilk önce STAR WALK denilen her yıldızın içine isimlerinin yazıldığı cadde yürüdük biz caddenin en ucunda durup az yürüdük sonra esas hareketli olan DOLBY TİYATROSUNUN olduğu tarafa aracımızı alıp geçtik burada kapalı otopark var 300 metre kadar bir alan en hareketli yeriburada değişikfilm kahramanlarını girdiği kılıklara girmiş onalar gibi giyinmiş insanlar var. Fotoğraf çektirmek paralı Amerika da herşeyden para kazanmaya çalışıyorlar. Tam bir tüketim ekonomisi. DOLBY TİYATROSUNUN  üst katından meşhur dağa yazılmış HOLLYWOOD yazısını görebilip fotoğraf çekebiliyorsunuz.Oradan sonra DİSNEY WORLD e gittik. Devasa bir otoparkı var. İki kısımdan oluşuyor bir kısmı disney world bir kısmı Hollywoodstüdyolarıgirişte para ödüyorsunuz bindiğiniz her oyuncak içerde ücretsiz. Stüdyo kısmı daha keyifliydi kanımca.

Resim: Universal Stüdyoları


Oradan dönüşte RODEO DRİVE a gidip akşam yemeği yedik tekrar zenginliğe bulaşıp bizimde olsun dedik.:)    BEVERLY HİLLS de villalar arasında dolaştık .   

Resim: Rodeo Drive

Resim: Rodeo Drive

Resim: Bubba Gump restoranı
SAN FRANCİSCO (14/07/2014-16/07/2014 HOTEL NİKO)
4.GÜN:LOSANGELES-SAN FRANCİSCO Otelde kahvaltı ettikten sonra havaalanına gittik aracımızı iade edip SAN FRANCİSCOuçağına bindikkısa bir uçuşla SAN FRANCİSCO ya vardık.Burada araç kiralamadık çünkü otelimiz tamda union meydanı merkezdeydi.UNİON SQUAREşehrin tam kalbi turistik meydan. Klasik tramvayların dönüş yaptığı tüm turistlerin fotoğraflayıp bu duraktan klasik tramvaylara bindiği meydan.
 
Resim: San Francisco tramvay


Bizde ilk gün tramvayların bu dönüş seremonisini izleyip tramvaya bindik ve FİSHERMAN'S WHARF denilen sahildeki yengeç tezgahları, hediyelik eşya ve deniz aslanlarının bulunduğu sahile indik.Burası tramvayın son durağı zaten. Yaz ortası olmasına rağmen hava soğuktu.Eşime     bir polar satın aldık.Tüm turistler ayaklarında sandalet şort üzerlerine polar alıp giymiş komik olmuş. Burada bir tahta platform iskele üzerinde kurulmuş adı PİER 39 olan balık deniz mahsulleri lokantaları vardı.Özellikle yengeç kalamar çok güzeldi.

Resim: Pier 39 bölgesinde restoran


Bu iskelenin önünde deniz aslanlarının yaşadığıdoğal bir platform vardı. Yemeğinizi yiyip içkinizi yudumlarken deniz aslanlarını seyredebiliyorsunuz. Bu iskelenin hemen yanından ALCATRAS ADASINA giden vapurlar kalkıyor.Biz zamanımız kısıtlı diye gitmeyi tercih etmedik. Taksiyle otele döndük.Otelin yakınındaki FASRESTORANTIN da yemeğimizi yedik.Amerikalıların kendilerine ait bir yemek kültürü yok. Ne seviyorsanız onu yiyebilirsiniz.Tabii ki San Francisco da yengeç kalamar balık tercih edilmeli bence.                                                           
5.GÜN:Otelde kahvaltımızı ettikten sonra UNİON meydanından kalkan HOP İN HOP ON turistik otobüslerine bindik ilk durakları FİSERMAN WARF di. biz bir gün önce gezdiğimiz için burada inmedik GOLDEN GATE  köprüsünü bisikletle yada yaya geçmeyi düşünmüştük ama bir gün önce soğuğu görüncevazgeçtik.İyikide öyle yapmışız üstü açık turist otobüsünde bile kamerayı zor tuttuk öyle bir rüzgar vardı.O meşhur SAN FRANCİSCO NUN ikonu olanturuncu GOLDEN GATE BRİDGE üzerinden karşı yakaya geçtik.
 
Resim: Golden Gate köprüsü


Aslında bizim boğazdaki köprülerden çokda farklı değil ama işte ritüel olmuş. Gidilince     görülecek o yakadanda fotoğraflarımızı aldıktan sonra tekrar tur otobüsümüze binip bu tarafa geçtik. Giderkende gelirkende ilginç ağaçlarınolduğu orman demeyelim de parktan geçiyorsunuz. Turist otobüsümüz bizi finans merkezi binaları arasından kulaklıkla izah ederek union meydanı na  getirdi.

Resim: Union Square


ÇİN MAHALLESİNDE de duruyordu ama biz inmedik çünkü meydana yürüme mesafesindeydi. Onun yerine meydandaki the cheeesecake factory’ye gidip güzel bir cheese cake’le çaylarımızı içtik.En meşhuru SAN FRANCİSCO daymış.Bizde çok begendik. Bugün İstanbu’lda çok yerde var ama biz  ilk orda görmüştük. İçeri girince girişte size bir kumanda veriyorlar. Masa boşalıp sıranız gelince yanıp sönüyor kumanda, sizi masaya davet edipoturtuyorlar.

Resim: Cheesecake Factory

Oradan çıkınca ÇİN MAHALLESİNE gittik. Ucuz bavullar hediyelik eşyalar vs. vardı çokda önemli bir şey değil ama Amerika’nın her şehrinde var. Ben hep tepkili olduğumdan yiyecek içecek su dahi almadım. Marketler garip hayvanlarla dolu çok kötü kokuyor.Amerika’ya gelip taklit Çin malı almak istemeyiz deyip hemen ayrıldık oradan.

Resim: Çin Mahallesi

Resim: San Francisco
       
6.GÜN:Ertesi sabah otelin bir sokak paralelindeki alışveriş caddesini gezip kahvaltımızı dışarıda yaptık.Bu arada Amerika’da çok fazla homeless vardısoğukta kıvrılmış yatıyorlardı. Biz üzüldük. Neyse konumuz gezmek. Otele çağırdığımız taksiyle hava alanına gittik.Bu arada benzin ucuz olduğu için taksiler çok pahalı degil.LASVEGAS A uçtuk.
LAS VEGAS(16/07/2014 -19/07/2014 THE VETİAN RESORT HOTEL))
Resim: Las Vegas

Resim: Las Vegas
                                   

Uçaktan inince gene AVİS den aracımızı kiraladık. Biz daha önce Venedik’e gitmiştik aslını gördük Venedik temalı otel ne olabilir diye düşünürken ben şok.Hiç böyle devasa bir tesis görmemiştim.Sonrasında da görmedim.Odamızı bulmak için harita kullandık.Muhteşem zengin lüks odada otelde çok şımarıyorsunuz otelin girişi bile çok farklı güzel.
 
Resim: THE VENETİAN RESORT HOTEL

Resim: THE VENETİAN RESORT HOTEL

Resim: THE VENETİAN RESORT HOTEL

Bu arada hava alanında uçaktan inerinmez oyun makinaları sizi karşılıyor.

Resim: Las Vegas Havalanı


Bu devasa otelin giriş katı oldugu gibi kumarhaneydi.
 
Resim: THE VETİAN RESORT HOTEL

Resim: THE VETİAN RESORT HOTEL

Arabamızı vale parka verdik çıkarken getiriyorlardı.Zaten las vegasın bütün temalı devasa otelleri bu tek cadde üzerinde kurulmuş cadde üzerinde her türlü atraksiyon var arabalar çok lüks kadından tutun uyuşturucuya kadar satış var eşime kart tutuşturdular oda yanımda eşim var dedi uyut da gel diyorlar    o kadarda rahatlar.Akşamına JUBİLEE SHOW izledik.LİDO tarzı bir gösteriydi bu kadar güzel olamaz bir kez daha denk gelsem gene izlerim Muhteşem bir görsellik.   

                                                 
7.GÜN:Sabah otelden aracımızla GRAND CANYON a gitmek için ayrılıp NEVADA YA geçtik. Hedefimizde SKY WaLKER denilen cam tEras var. Ama gitmeden yaptığım araştırmalarda giriş levhasının küçük olduğunu ve nAvigasyonun çekmediğini okudum. otoban gibi yol üzerinde Tam bir kovboy evi tarzında bir lokantada durduk.

Resim: Grand Canyon a giderken

Resim: Grand Canyon a giderken

Yolu burada tarifle öğrendikten sonra dönüştebir şeyler yemek üzere ayrıldık.GRAND CANYON A doğru ana yoldan ayrılınca aynı filmlerdeki sahneler gibi görüntüyle karşılaştık. Posta kutuları yol kenarında evlerin teraslarında sallanan sandalyeler çatıya atılmış lastik yada ters çevrilmiş küçük sandal botlar .yerde yuvarlanan toz ot yumaklarıbiraz daha yaşamdan uzaklaşınca keskin turuncu kayalar, kuru toprak, kaktüsler... Çok keyifli bir yoldu.Hedefe ulaştığınızda sizi bir büyük otopark karşılıyor oradan ileri gidemezsiniz. Otoparka aracınızı bırakıyorsunuz. Büyük bir alışveriş marketi karşılıyor sizi buradan bilet alıyorsunuz. Biz SKY WALKiçin de fazla ödedik isterseniz tabii sadece parkıda gezebiliyorsunuz. Buradan otobüslere biniyorsunuz bunlar aynı hop in hop off gibi ring tur yapıyor. İlk istasyon kovboy kasabası tarzı iki ev onları geziyorsunuz biz daha sonra kalabalık olur diye inmedik 2.durak SKY WALK kanyonun üstünde cam bir platform yapmışlar siz oraya çıkıyorsunuz boşlukta yürüme hissi harika. Çantalarınızı dolaba kitletiyorlar, ayağınıza çuval benzeri galoş veriyorlar terastaki fotoğrafçı sizi çekiyor cep tlf yasak dolayısı ile çıkıştafotoğraflarınızı seçip satın alıyorsunuz, cd de veriyorlardı. Amerika’da herşey para kazanmak üstüne kurulmuş.son durak red rock canyon (kızıl kayalar) kayaların üstüne tırmanıp kanyonun fotoğraflayabiliyorsunuz.İsterseniz vadiye inip akarsu kenarındanda grand kanyonu gezebiliyorsunuz. Helikopterli turlarda varama biz tercih etmedik.Dönüş yolunda otantik restoranda yemeğimizi yedik ve otele döndük otelin bir dolu havuzu var.Birazda kumara takıldık.Gecesi ayrı muhteşemışık oyunları su gösterileri otellerin caddeye bakan yüzlerinde herkes seyredebiliyor. Işıklar, ışıklar, ışıklar… Roma Paris Mısır temalı oteller, kumarhanelerde dans edenkızlar. Burası da bambaşka bir dünya.       

Resim: Las Vegas su gösterisi

                       
8.GÜN:Hızlı bir koşuşturmacanın ardından bugün otelde vakit geçiriyoruz aslında outlet e gideriz diye düşünmüştük ama daha uzun gezi boyunca eşya taşımaya gerek yok çünkü Orlando’da otelimiz tamda outletin yanında.                                                   
LOUİSİANA EYALETİ NEW ORLEANS (19/07/2014 -21/07/2014 HOTEL MAZARİN)
9.GÜN:Sabah otelden ayrılıyoruz. Akşamdan otelden on line check in nimizi yaptırdık bugün aktarmalı uçuşla NEW ORLEANS a uçuyoruz.DALLAS aktarmalı bağlantılı uçuşaldık aktarmalı uçuşlar biraz sıkıntılı ama çok şükür problem yaşamıyoruz.DALLAS havalimanında NEW ORLEANS uçuşumuz için peron numaramızı bulup oraya gidiyoruz.Bagajları kendileri aktarıyor.NEW ORLEANS uçağı küçük özel jet kıvamında bir taraf tek koltuk bir taraf 2li koltuk. El bagajlarımız üst tarafa sığmıyor hostes alıyor girişe koyuyorlar.Hemen hemen uçağın hepsi zenci çok eğlenceli insanlar dansla şarkıyla alçak irtifadan misissipinin kollarını görerek uçuyoruz çok keyifli. Havaalanından çıkınca taksiye biniyoruz taksi şoförü  genç bir kadın.Otelimiz tamda BOURBON STREET köşesinde. Bourbon street en hareketli caddesi barlar, jazz clupler bu cadde üzerinde.Eşim tamda bir jazz hayranı çok güzel bir atmosfer.(French Quarter of New Orleans. ) burası fransız quater olarak anılıyor. Otel otantik şansımıza otelde düğün varo gün jazza içkiye eğlenceye doyuyoruz. Gay barlar faişeler uyuşturucu ne ararsan var.Ama TÜRK olmak bize özgüven veriyor hiçbiri bizi korkutmuyor, zaten de sizi rahatsız etmiyorlar.Birtek paranıza dikkat edeceksiniz biz fazla olan nakitimizi otel kasasına bırakıp bir tek kart ve biraz dolar alıp dolaştık. Çok renkli giyinmiş müzisyenler vardı. Çocuklar ayakkabılarının altına kola gazoz açma kapaklarını takıp ayaklarıyla step yaparak müzik yapıyorlardı. Barların üst katındaki balkonlardan boncuk atılıyor. Bu sevgili olmak isteyenlerinyaptığı birşeymiş,siz alırsanız aşağıdan teklifi kabul etmiş oluyormuşsunuz .Böyle bir ritüel bence.her yerden müzik sesleri özellikle jazz her yerde.Akşamına bu bölgenin şık ve popüler bir restoranına gittik. Öyle harika bir tat yoktu bizce. Fasulye lapası gibi bir şey yapıyorlar.       


Resim : New Orleans – Bourbon Street

Resim : New Orleans – Bourbon Street

10.GÜN:Sabah otelden kahvaltımızı ettikten sonra yandan çarklı vapura binip misissipide tur atmak üzere tamamen turistik eğlence gemisine bindik açık balkonda yerlerimizi aldık.    İstenirse jazz müzik ve yemekli kapalı salonda var ama biz kapalı salonu tercih etmedik jazz müzik açıktanda duyulabiliyor çünkü dönüşte jumbo karideslerin ve muhteşem istiridyelerin servis edildiği hemen limanın karşısında bir restoranda yemek  istedik. Keyifli bir gezi oldu ama dönüşte inmeye yarım saat falan kala acayip bir yağmur başladı gökyüzü yere indi diyebilirim öyle bir karardı ve yağmur biraz ürkütücü olsada jazz müziğiyağmur ve gök gürültüsü farklı bir durum yaşattı bize.Ve NANCEZ le tanıştık. Geminin adı NANCEZ di. Hemen geminin üst güvertesindenaylondan yapılmış kapüşonlu ve tamamen içine girebileceğininiz panço gibi (pelerin gibi) bir yağmurluklar satıldı 10 dolara hemen birer tane aldık. İyiki almışız hiç ıslanmadık. Bu yağmurlukların üzerinde NANCEZ yazıyordu. Sonraki bir çok seyahatimizdede kullandık biz onları. Hafif katlanınca yer tutmuyor, kıyafetiniz ıslanmıyor, sıcak da tutuyor. Gerçi sonuçta yaz günü hava sıcaktı.Ama naylon olduğu için rüzgardanda koruyor.Dönüşte biraz Türklüğümüzü yapıp yer gösterilmesini beklemedenanlamamazlığa gelerek filan güzel bir restorana oturduk.Tahmin ettiğiniz üzere gemiden inen herkes restoranlara oturmak üzere kuyruk oluşturdu.İstiridye karides yemekler muhteşemdi.Gün içinde biraz daha gezdik jazza doyduk.                                                   
LOUİS ARMSTRONG parkına gittik. Alışveriş caddesini gezdik   








Resim: New Orleans – French Quarter


Resim: New Orleans – French Quarter

MİAMİ (21/07/2014 -25/07/2014 AHOTEL VİKTOR SOUTH BEACH )
11.GÜN:Sabah kahvaltısını otelimizde yaptıktan sonra taksi ile havaalanına Miami ye gitmek üzere ayrıldık. Ancak uçak Miami deki şiddetli yağmur ve hava şartları nedeniyle çok rötar yaptı.Öğlen olan uçağımız 4 saatlik rötarla akşama ancak kalkabildi.Miami ye indiğimizde hava kararmış ve az yağış vardı araç kiralayacaktık ama bilmediğimiz bir şehirde gece navigasyonla uğraşmakyerine bir taksiye binerek South Beach deki otelimize geldik.Otel tabii ki gene tam isabetle OCİAN DRİVE üzerinde VERSACE nin meşhur evinin hemen yanında.1 km bile olmayan bu hareketli caddede barlar gece kulüpleri klasik binalardaki oteller restoranlar var araba ile tur atanlar gene bu caddedeler.İlk gece bizde gecelere aktık. Önünde kocaman geniş bir kumsal ve okyanus var.

Resim: Ocean Drive

12.GÜN:Otel lokasyon olarak güzel olsada çok da temiz bulmadık.Odamızdan cadde ve sahil gözüküyordu. Çokda bu konuya takılıp keyfimizi bozmadık aslında. Otelde kahvaltımızı edip bir araçkiralamak istedik. Yerel firmalardan bir navigasyonlu araç aldık ama navigasyon berbat çalışıyordu ya da biz beceremedik çok sıkıntı çektik.Önce Miami limana gitmek için yola çıktık.Zenginlerin ve tanınmış kişilerin yaşadığı evlerinin olduğu adalar var.Limandan binilen tekneler kıyıdan gezdirip gösteriyor.Biz yol üstünde giderken adaların girişinde güvenlik var özel siteler gibi girmek istedik güvenlik önce sadece özel mülkiyet sakinlerimiz girebilir desede gene tüm sevimlilik ve TÜRK olmamızın ısrarcılığı ile bir dolaşıp çıkma izni alıp içeride bir ring seferi yaptık. Tam fotoğrafçekecekken korumalardan biri bağırıp bize doğru gelince hemen vaz geçtik aracımıza binip turu bitirip çıktık. Doğru Marinaya gittik aracımızı park ettik marinada bir alışveriş merkezi otoparkı vardı. Yiyecek yerleri buradan ada turları için gene turistik motorlar kalkıyor.MİAMİ nin finans merkezine doğru gezindik. Bir yerel restoranda güzel pizza yedik.








13.GÜN :Little Havana mahallesine gittik. Göçmenlerin yaşadığı duvar resimleri ile süslenmiş açık havada tavla,domino oynayan yerel halkın olduğu evlerin tekkatlı nispeten getto olan harika kokteyllerinitattığımızdeğişik bir atmosferdi.    dönüşte navigasyon karıştı. Bir dolu yer dolandık çok kavşaklardan trafik kuralına uygun yada uygunsuz dönüşler yaptık biraz bunaldık. south beach e gelmemize rağmen otelin konumuna bir türlü ulaşamayınca bir taksiden yardım istedik 20 dolar verdik parayı da peşin aldı peşine takıldık bizi otelimize getirdi. Halbuki çok merkezi bir konumun bulunamaması tamamen navigasyonun    güzel çalışmadığı sonucuna ulaştık.Aracımızı akşamına teslim ettik.                                               




14.GÜN:Bugün okyanus da denize girdik. South beach in iç taraflarına ve lagün boyunca yürüdük COCONAT(hindistan cevizi) kabuğuna pipet sapladılar içtik yemek yedik dinlendik.
ORLANDO(25/07/2014-26/07/2014 HİLTON GRANT VACİTİONS AT TUSCANY VİLLİGE)
15.GÜN:Sabah erken otelden taksi ile ayrıldık. Orlando uçuşumuz için havaalanına gittik. Kısa bir uçuşla Orlando’ya vardık Otele taksi ile gittik. Otelimiz hemen outlet in yanındaydı.Orlando için 1 gün azmış biz burada sadece disney world e gitmek istedik. Otelden shuttle lar disney world e ücretsiz götürüyormuş ama sabah erken saatteymiş. Biz genetaksiyle gittik. Aslında ORLANDO için araç kiralamak gerekebilir çünkü mesafeler uzak. Neyse biz ilk bölümüne girdik 4-5  değişik devasa parklar var biletlerini alıp hepsine de girebiliyorsunuz.    Biz biraz çocuklar için olan ilk disney e girdik orada farklı bir dünya var lunaparkın çok daha renkli ve eğlenceli olanı. Akşam üstü otele girmeden hemen yanındaki outlet e girip alışverişimiziyaptık. Amerika Avrupa outletleri gibi değil kesinlikle çok daha ucuz markalar uygun alınabiliyor.ORLANDO bataklık üstünde olduğundan sivrisinek her türlü haşarat var ben çok korkarımotelimizdeki odamızın balkonlarının dışından tel yapmışlar o nedenle sivrisinek sıkıntısı yaşamadık.disney world de de yoktu.



NEW YORK (26/07/2014-31/07/2014 İNTERCONTİNENTAL NEW YORK TİMES SQUARE)
16.GÜN:Orlando’dan 2saat 50 dakikalık uçuşla öğlen saatlerinde NEW YORK a geldik. Havaalanı servisleri ile TİME SQUARE merkezin hemen yanındaki otelimizeulaşıyoruz.Bizi resepsiyonda karşılayan arnavut asıllı genç bayan bize yardımcı olup güzel bir oda veriyor.

Resim: New York odamızdan manzara

Resim: New York odamızdan manzara

Bavulları bırakıp üstümüzü değiştirip sokaklara akıyoruz önce TİMES meydanıvücutlarını boyamış çıplak kızlar, şarkıcıların, film kahramanlarının kostümünü giymiş sokak sanatçıları dünyanın dört bir köşesinden gelmiş insankalabalığı.Hareketli ve bol ışıklı bir meydan.

Resim: Times Square


Hemen EMPİRE STATE için yürüyoruz. Times Square a çok uzak değil. Zaten tüm turistler o yöne gidiyor. Yolda kuyruk beklemememiz için biri bize bilet satıyor evetama sadece dışardaki kuyruğu geçebiliyoruz içeride de uzun bir asansör kuyruğu var sadece gişe kuyruğu beklemiyoruz.Fazladan öderseniz kuyruk beklemeyen farklı bir sırada var.Ama biz gezmeye geldik gerek yok diyoruz ve asansörle en üst katına çıktık. Aslında bizim biletler daha da üst katına çıkılabiliyormuş da ben korktum çıkamadım.Tabii ki NEW YORK manzarası müthiş. Binanın içinde asansöre binmeden önce eşimle fotoğrafımı çektiler.(herkesin eşi çocugu fln) sonrada parayla satıyorlar tahmin ettiğiniz üzere.Çıkışta tekrar yürüyerek otelimize dönüyoruz.


 
Resim: Empire State Building


Akşam öğleden biletlerini aldığımız BROOKLYN deki FANTOM OF THE OPERA isimli opera piyesini izledik. Görseli güzel sahneler güzeldi ama las vegas daki JUBİLEE SHOW kadar muhteşem değildi.                    




17.GÜN:Otelimizin yanındaki metro istasyonunu kullanarak NewYork un meşhur özgürlük heykelini görmek için ( Statue of Liberty) adaya giden vapurların iskelesi olan marinaya geldik. Bilet alıp uzunca bir sıra bekledikten sonra vapura binip adaya gitmek üzere limandan ayrıldık adaya yaklaşırken fotoğraf alabiliyorsunuz vapur turist dolu.Adaya ayak basınca heykelin etrafında dolaşıp resim çekip adadan NEW YORK u fotoğraflayabiliyorsunuz. Heykel Osmanlının siparişi üzerine mısır valisinin talebiyle yapılmış. Sonrada FransızlarAmerikalılara bırakmış.Tarihçesi uzun uzun internette var zaten.Adadan ayrılırken vapur ELLİS  ADASINA uğruyor. Burada da inip adayı içindeki toplanma yerini görebiliyorsunuz.Ellis Adası, 1 Ocak 1892 ile 12 Kasım 1954 tarihleri arasında, New York’a gelen yeni göçmenler için bir transit merkezi olarak hizmet vermiştir.

Resim: Özgürlük Anıtı ve Ellis Adası

Resim: Özgürlük Anıtı ve Ellis Adası

Resim: Özgürlük Anıtı ve Ellis Adası

Resim: Özgürlük Anıtı ve Ellis Adası

Buradan tekrar gelen vapur ile New York limanınageri dönebiliyorsunuz.Limana varınca WALL STREET denilen Manhattan ın alt tarafı olan NEWYORK un finans merkezine doğru yürüyoruz. Yolda ilk önce BOĞA heykeli bizi karşılıyor. Fotoğraflarımızı çekip devam ediyoruz.


Ve 11 eylülde bombalanan ikiz kuleleri görüyoruz. Birinde tadilat bitmek üzere ölenlerin anısına bir park yapmışlar mermer bir havuz yapılmış. Buradan kısa bir yürüme mesafesi ile brooklyn bridge (köprüsüne) gidip üstünden birçok turistin yaptığı gibi karşıya geçtik. Gene köprüden geri döndük. Finans merkezine doğru yürüyerek devasa gökdelenler arasında yine Times Squaree ulaşıyoruz.



Akşamına gündüzden yer ayırttığımız otele yakın canlı jazz müzik yapan şık restorandayemeğimizi yiyoruz birazda jazz keyfi yaptıktan sonra Times square ye yürüyoruz geçe ışıl ışıl gündüz gibi harika bir ambiyansı var. Meşhur merdivenlerde oturup olmazsa olamazritüel olan times square merdiven pozlarımızıda veriyoruz.   







                                             
18.GÜN:Sabah kahvaltı sonrası otelimizin hemen yanındaki metro istasyonunu kullanarak HARLEM e gitmek üzere metromuzu seçiyoruz HARLEM diye bir durak yok haritadan bakıp metroyla bir üstündekidurakta iniyoruz kısa bir yürüyüşle harleme geliyoruz. Birbirini kesen iki cadde doğu batı yönünde olan daha çok alışveriş caddesi büyük beden iç çamaşırları buluyor ve alıyoruz.kuzey güney yönündeki cadde den aşağıdoğru yürüyerek iniyoruz kırmızı tuğlalı dışardan merdivenli harlem evleri kilise tamda filmlerdeki gibi harika.



Resim : Harlem

Caddenin sonu NATİONAL park,NEW YORK ŞEHRİNİN MANHATAN bölgesinde devasa bir park içinde havuz da var. Parka giriyoruz. Bisiklet kiralıyoruz. Bisikletle tur yapıyoruz.Bisikletle ring tur yapmanız gerekiyormuş biz gittiğimiz yönden dönünce ters istikamet oldu ama idare ettik. Galiba gene biraz safa yatıp TÜRK işi yaptık çünkü parkur çok uzun ve kira bedeli 1 saat üzerinde çalışıyor biz dura kalka 1 saatidoldurduk ve yorulduk acıktık. Onun için bir an önce parktan çıkmak istedik.



Parktan çıkıktan sonra otelimize döndük gecesinde yine times meydanı yakınında korku evi gibi  dizayn edilmiş (efektler ve heykeller fotoğraflar) bir yerde akşam yemeğimizi yedik.   




 
19.GÜN:Amerikan kahvaltının ardından gene yollara düşüyoruz bu sefer hedefimiz  5 th avenue new york un alışveriş caddesi cadde boyunca hemen  tüm markaların mağazaları var.avm ler bu cadde üstünde. Rockefeller plaza da bu cadde üzerinde. Alışveriş yapıp geziyoruz.



Resim: Rockefeller Center
                                               

Otele dönüp dinleniyoruz akşamına metro kullanarak SOHO ya gidiyoruz. Soho gece kulüplerinin ve restoranlarınbulunduğu bir semt. Biz biraz sırada  bekleyip jazz müzik yapan bir kulübe girdik.12 yi çok geçirmeden otelimize döndük.Özellikle tüm turistlik gezilerde biraz merkezden uzak toplu taşıma ve taksi kullanılacak mekanlarda buna dikkat etmelisiniz. Turist olduğunuz bariz belli olunca dünyanın her yerinde geç saatlerde sarhoş ve yankesiciler hırsızlar doğal olarak ortalarda oluyor. Biz tatsız birşeyle karşılaşmamak için böyle yapıyoruz. Karar size kalmış tabii.

Resim: Soho


20.GÜN:Bugün gene otelimize yakın MADAM TUSAUND müzesinden başlıyoruz. Balmumu heykellerden yapılmış artık hemen birçok Avrupaşehrinde de olan bir müze. Meşhur kişilerin birebir heykelleri var ve çokda canlı gibiler fotoğraflarımızı alıp gezimize devam ediyoruz.Buradan Çin mahallesine gidiyoruz Amerika’nın her şehrinde bir Çin mahallesi var. Bize hiç de yabancı olmayan hediyelik eşyalar. Yiyecek dükkanları feci kokuyor abuk sabuk her türlü canlı kesilip yüzülmüş satılıyor. Ben dükkana bile giremedim. Şişe su çok ucuz ama biz o kokudan sebep su bile almadık. Minik bir park var. İnsanlar özellikle erkekler domino dama oynuyorlardı.Oradan biraz daha devam edince İtalyan mahallesine geliyorsunuz  bir cadde üzerinde karşılıklı italyan restoranları var.Pizza makarana tatlılar vs.Biz burada yemek yedik.Otelimize gene yürüyerek geri döndük.



Resim: Madam Tusaund

Resim: İtalyan mahallesi
 
NOT:Biz her turist gibi sadece MANHATTAN da gezdik. New York diye turistlerin kastettiği New York eyaletinin,  NewYorkCity diye adlandırılan (NYC)bir şehri.

Oysa şehrin daha çok yerel halkının oturulup yaşadığı QUEEENS,BROOKLYN,THE BRONX gibi semtleride var.Bir dahaki sefere Queens e de gelip görmek isteği ile New YorkCity den ayrılıyoruz.Havaalanına giderken Queens in bazı mahallerinden geçip görüyoruz.

21.GÜN:Otelimizden bize temin edilen uber tarzı bir araçla JFK havaalanına İstanbul uçuşu için gidiyoruz. Bir seyahatimiz daha kazasız belasız bitiyor bol yürümeli bol eğlenceli bol lüks içinde keyifle gezdik.

Yurt İçi Gezilerim
HABER GRUBU

En son gezilerimden haberdar olmak ister misiniz?